Sancaktepe İstanbul
bilgi@emekozelegitim.com
+90 216 266 07 01

HİZMETLERİMİZ

Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik

Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik

Özel eğitim alanında, rehberliğin amacı, bireyin, çevresini, içinde bulunduğu toplumu tanımasına, yeteneklerini en uygun bir şekilde kullanmasını ve geliştirmesini, karşılaştığı problemleri çözme ve en uygun kararları alma yeterliliği kazanmasına, toplum içinde severek yapacağı bir iş sahibi olmasını sağlamaktır.

Özel eğitimde rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri, duruma göre değişik kurumlar tarafından yerine getirilmektedir. Çocuğun devam ettiği okul bunların dışında gelmektedir. Rehberlik merkezleri, hastane klinikleri, iş ve işçi bulma kurumu, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri ile her özür alanı ilgili kurulmuş dernekler bu hizmeti yürütmeye çalışan kurumlar arasındadır.

Rehberlik ve Yöneltme ;

Çocuk özel eğitim kurumuna geldiği andan başlayarak çocuğun hangi sınıfa yerleştirilmesi ve seçimlik derslerden hangisini alması, bunlara bağlı olarak bir üst okula , sanata ve hayata yöneleceği, sanat yada okul ise hangi okul veya hangi sanata yöneltilmesi gerektiği hususunda uygun karar verilebilmesini kapsayan bir seri yöneltme söz konusudur. Yöneltmenin uygun ve geçerli olması yöneltilen çocuk ve yöneltilecek ders, okul, iş, sanat, konuların nitelik ve taleplerini çok iyi bilmeye ve bunların birbirlerine uygun düşüp düşmediklerini kestirmeye bağlıdır.

Duruma Alıştırma Hizmetleri ;

Çocuğun yeni durumlara, geldiği okula, sınıfa ve ortama, çevreye alıştırılması, rehberliğin üzerinde önemle durması gereken konulardan birisidir. Yatılı okullarda alıştırma daha çok önemli olmaktadır. Çocuk için okul her şeyi ile yeni, değişik ve yabancıdır. Araçlar farklıdır. Malzeme farklıdır. Uyulacak yeme, yatma, çalışma ve genel yaşam kuralları farklıdır. Yeni ve farklı şeyler çocuğu tedirgin eder.Çocuğun ortama ve günlük yaşama uyum sağlayabilmesi için bu dönemin iyi planlanıp uygulanması gerekir.

Engellilerle Psikolojik Danışma ;

Her insan günlük hayatında uyum gerektiren birçok problemler ile yüzyüze gelir. Özel gereksinimli çocuklar özürlerinin yarattığı engeller ve sıkıntılar ve çevresindeki insanların gösterdiği bazı olumsuz tepkiler, tutum ve davranışlarından dolayı birçok uyum problemleri ile yüz yüze gelirler. Bazı ciddi duygusal problemler yönünden normal çocuklara kıyasla daha çok sorunları olduğu söylenebilir. Bireyin danışmaya üzüntüsünü, sevincini paylaşacak, çözemediği problemi çözmede, veremediği kararı vermede kendisine yardım edecek psikolojik danışma personeline ihtiyacı vardır.

Aileye Psikolojik Danışma ;

Anne ve babalar psikolojik danışma sürecinde kendilerine ve çocuklarına ilişkin duygularını paylaşır. Psikolojik danışma süreci içinde anne ve babaların anne-baba-çocuk arasındaki duygusal problemlerin sebep olduğu çatışmaları anlamalarına, anne-babaların kaybettikleri güveni tekrar kazanmalarına yardım edilir. Kendi becerilerine inanmaya başlamaya ve sosyal çevre ile daha fazla iletişime girmelerine yardımcı olma psikolojik danışmanın hedefleri arasındadır.

Ayrıca, diğer özürlü çocukları olan ailelerle birlikte “grup” çalışmaları yapılarak anne-babaların yalnız olmadıklarını anlamaları, kendi sorunlarına benzer sorunları olan daha pek çok anne-baba olduğunu öğrenerek onlarla duygu ve düşüncelerini paylaşmaları sağlanır. Aile üyelerinin uyum kapasitelerinin normal şekline dönüştürülmesi üzerinde odaklaşılan grupla psikolojik danışma çalışmalarında “yansıtma” “açıklama” “özetleme” gibi etkileşim teknikleri kullanılarak grup üyelerinin uyarılara daha sağlıklı tepkiler göstermeleri ve iletişim kurmaları için çaba harcanır.

Özürlü ailelerle yapılacak toplu görüşmeler, konferanslar, gösterilecek filmler, kendi çocuğunun adını ve aileyi açığa çıkarmadan genel olarak özrün mahiyetini, alınması gereken tedbirleri ve bu konuda aileye düşen görevlerin neler olduğunu, ailenin okul ve sınıf ile nasıl işbirliği yapması gerektiğini açıklama fırsatları vermektedir. Ayrıca veliler arasında yapılacak küçük grup toplantıları onların birbirlerine yardımcı olmalarına fırsat hazırlamakta ve çok verimli olmaktadır.

ÖZEL EĞİTİM ALANINDA REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMA

Özel eğitim alanında, rehberliğin amacı,bireyin, çevresini, içinde bulunduğu toplumu tanımasına, yeteneklerini en uygun bir şekilde kullanmasını ve geliştirmesini, karşılaştığı problemleri çözme ve en uygun kararları alma yeterliliğini kazanmasına, toplum içinde severek yapacağı bir iş sahibi olmasını sağlamaktır.

Özel eğitimde de rehberliğin yeri, normal eğitimdeki kadar önemli ve geniştir. Özel eğitimde rehberlik çocuğun özrünün farkına varıldığı, tanısının yapıldığı ve okula başladığı andan itibaren devamlı olarak “çocuğun kendisini” ve “ailesini” kapsayan bir hizmet alanı olarak düşünülmelidir.

Özel eğitimde rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri, duruma göre değişik kurumlar tarafından yerine getirilmektedir. Çocuğun devam ettiği okul bunların başında gelmektedir. Rehberlik merkezleri, hastane klinikleri, iş ve işçi bulma kurumu, rehabilitasyon merkezleri ile her özür alanı ile ilgili kurulmuş dernekler bu hizmeti yürütmeye çalışan kurumlar arasındadır. Fakat rehberlik, okulun görevleri arasında, ağırlık ve öncelik taşımaktadır. Rehberlik hizmetleri, genelde olduğu gibi bireyi tanıma, bilgi toplama; alıştırma; tanıtma; yöneltme; psikolojik danışma; değerlendirme ve izleme gibi hizmetleri kapsar. Aşağıda bu hizmetler özet olarak açıklanmıştır.

ÖZEL GEREKSİNİMLİ ÇOCUKLARIN AİLELERİNE YÖNELİK REHBERLİK

Ailede engelli çocuğun oluşu aile içinde yeni bir durum yaratır. Aile bu durumda değişik tutumlara girer. Bu tutumlar ailenin merakından kaynaklanır.

Engelli çocuğu olan aile çoğu kez başına gelen bu duruma bir anlam veremez. Problemi nasıl çözeceğini bilemez. Bu konularda bir çok yerlere başvurur. Bu başvurularda cevap aradığı bir takım sorular vardır. Bu soruların hepsine birden ailenin merakı diye bir başlık konulabilir.

Bu sorular şöyle sıralanabilir. (Örnek olarak işitme yetersizliği alınmıştır.)

Durum ve problem nedir? Aile, İşitme yetersizliği olan çocuklarının gerçek probleminin ne olduğunu bilmek ister. Kendi başına buna bir ad koyamaz. Veya,o adı kendisi koymak istemez. Problem bir işitme yetersizliği midir? Yoksa bir dilsizlik mi? Yoksa bir zekâ geriliği mi? Bambaşka bir şey mi? Bunları bilmek ister. Öte yandan bu çocuğa sahip olmakla, bu çocukla ailenin gerçek problemi, derdi nedir? Onu bilmek, öğrenmek ister. Yukarda da değinildiği gibi herkes ayrı bir şey söylemektedir. Acaba eğitimci bu konuda ne der, onu da öğrenmek ister.

Bu problem nereden kaynaklanmaktadır? Aile, bu çocuğun niye sağır olduğunu bilmek ister. Bu bir soy kovalayan durum mu? Babanın içki alışkanlığı mı, annenin hastalığı mı, beslenme yetersizliği mi, yoksa birlerinin dikkatsizliği mi çocuğun bu hale gelmesine sebep olmuştur, onu da bilmek ister. Bu konuda gerçek bilgiye sahip olmadan, ona inanmadan aile içindeki çekişme, suçlama bitmeyecektir.

Bu problem çözülür mü, yetersizlik düzelir mi? Hekimlik dilinde «prognoz» denen durum Özel eğitimde de geçerlidir. Aile, çocuklarının kulağının açılıp açılmayacağı, işitip işitmeyeceği, konuşup konuşmayacağı konusunda da meraklıdır. Eğitim kurumuna geldiğinde çocuklarının okuyup okuyamayacağı başka bir merak konusudur. Öğretmenle her karşılaşıldığında bu sorular sorulur.

Öğretmenden alınan cevapla yetinmeyip diğer eğitimcilere, yöneticilere aynı sorular yöneltilir. Verilen cevaplar kendi inançları ve dilekleri ile kıyaslanır.

Aile içi ilişkileri nasıl düzenleyelim? Ailelerin bir başka merakı, aile içinde bu çocuk olduğuna göre, ne yapalım bunu kardeşlerine nasıl anlatalım, kardeşlerin bu çocukla ilişkilerini nasıl düzenleyelim, misafirliğe gidişte, eve misafir geldiğinde ne yapalım, çocuğu götürelim mi, gelen misafirin yanma çıkaralım mı, İlk kez karşılaşanlara durumu nasıl anlatalım, sokakta yürürken herkes çocuğumuza bakıyor, ne yapalım vb, soruların cevabını bulmaktır. Belki tıpkı yukarda verildiği gibi sorulmayabilir ama, aşağı yukarı aynı kapıya çıkan sorular sorulur. Bazen soru yerine kendilerinin tuttuğu yolu anlatır, bu yolun doğru olup olmadığı sorulur.

Okuması nasıl olacak? Çocuk bir okula, bir sınıfa yerleştirilmeden önce ve yerleştirildikten sonra da sürekli olarak karşılaşılacak sorulardan biri çocuğun «okuyup okuyamayacağı» ile ilgilidir. Buradaki okuyup okuyamama, öğretmenlerin anladığı anlamda okumayı söküp sökemeyeceği değildir. Ailenin merakı bu çocuk hangi okullarda, o okulların hangi bölüm veya dalında Öğrenimini sürdürmesi ile ilgilidir.

Bu çocuğun geleceği nasıl olur veya bizden sonra hali nice olur? Ailelerin meraklandıkları konulardan biri de çocukların geleceğine ilişkindir. Eğitimine ilişkin soruların içinde buna kısmen değinilirse de, çoğu kez ayrıca sorulur. Öğrenimine devam ederse ne olur, edemezse ne olur, sonunda bir iş meslek sahibi olabilir mî, bir yuva kurabilir mİ, çocukları olur mu, olursa normal olur mu, çocuklarına bakabilir mi, onları eğitebilir mi türünden sorularla meraklarını ortaya atarlar. Yukarıda değinildiği gibi bir kısım aileler «Haydi şimdi biz yanındayız, başındayız, bizden sonra ne olur?» diyerek merak ve üzüntülerini dile getirmeye çalışırlar.

Başka çocuğumuz olsa acaba nasıl olur? Bir kısım aileler, özellikle ilk ve tek çocukları özürlü olanlarla, iki, üç özürlü çocuğu olan aileler başka çocukları olursa normal olup olmayacağını merak ederler. O konularda sorular sorarlar.

Ailelerin merakı, soruların soruluş biçimi, ailenin ekonomik, sosyal ve kültürel seviyesi ile çocuğun özrünün türü, derecesi, oluş zamanı çocuğun diğer yeteneklerinin belirginliği, daha önce gördüğü eğitim, terapi ile bu konularda kazanılan deneyimden etkilenir. Ama genellikle öğretmenden, eğitim kurumundan bazı meraklarını aydınlatmalarını ve kendilerine yardımcı olunmasını beklerler.

 

Detaylı bilgi için bizimle iletişime geçebilirsiniz.